TÜRK SAĞLIK SİSTEMİNİN BİR ELEŞTİRİSİ

Bu yazıyı Aslı Özkısırlar’ın (38) çoklu organ yetmezliği sebebiyle vefatı üzerine yazıyorum.1 Bu elim olay, Aslı Hanım’ın tedavi görmesi gereken devlet hastanesinde 25 gün boyunca müsait bir yatak olmaması sebebiyle hastaneye yatışı sağlanamadığı için meydana geldi.2 Baştan belirtmeliyim ki bu yazıyı yazmaktaki amacım konu üzerinden boş bir siyaset çevirmek değil, diğer vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden faydalanırken karşılaştığı engellere derman olacak çözümler önermektir.

Nitekim ben de memleketim Niğde’de sağlıkla ilgili işlemlerim için devlet hastanesini tercih ediyorum. Bu tercihimin bazı sebepleri ise Niğde’de sadece bir adet özel hastanenin bulunması, bu hastanenin pek çok açıdan devlet hastanesinin sunduğu hizmetlerden çok daha kalitesiz hizmetler sunması ve fiyatlarının hiç de az olmamasıdır. Fakat buradaki hastanede zaman zaman randevu imkanı bulamıyorum, bulduğumda ise gittiğim tabip beni ultrason gibi hizmetlere yönlendirdiğinde en yakın randevuyu ancak 2 hafta sonrasına alabiliyorum.

Söylemeliyim ki bu problemlerin temel sebebini hükümetin “ücretsiz” sağlık hizmetleri sağlamasında buluyorum. Değerli okurlar, öncelikle çok önemli bir meseleyi dile getirelim. Hükümetin sağladığı hiçbir hizmet ücretsiz değildir. Hepsi vergiler ve diğer yollarla devletin vatandaşlarının cebinden çıkar. Verdiğimiz vergilerin yanı sıra ödenmesi gereken “zorunlu genel sağlık sigortası” da bu masraflarımıza dahildir. Ayrıca genel sağlık sigortasının zorunlu olmasını bir insan hakları ihlali olarak değerlendiriyorum fakat buna başka bir yazıda değineceğim umarım.

Bunun yanı sıra, ekonomi biliminin anlamamızı sağladığı bir şey de şudur: Bir ürün veya hizmet, piyasada karşılık bulduğu fiyattan daha ucuza satılırsa o ürüne veya hizmete olan talep, onun arzından fazla olur. Aslı Hanım’ın elem vefatı da tam olarak bu sebepledir. Hükümet, hastanesinde yatanlardan direkt para almaması sebebiyle hastanelerine tıklım tıklım dolmaktan başka bir çare bırakmamaktadır. Benim alamadığım randevular ve diğer hizmetler için beklediğim uzun vakitler de tam olarak bu sebeple meydana gelmektedir. Aynı şekilde, değerli tabiplerimizin ortalama bir insanın kaldırabileceği yükten kat be kat daha fazla yük kaldırmak zorunda kalmalarının sebebi de yine tababete olan talebin, tababet arzından fazla olmasıdır.

Bekleme süreleri ile ilgili durum, hükümetin ücretsiz sağlık hizmeti sağladığı, ve bizim refah seviyesi ile tanıdığımız Kanada’da da benzer şekildedir. Cato Enstitüsü’nden Walter E. Williams’ın bir yazısında, 2003 yılında ortalama bir Kanadalının bir tabiple görüşmesi ile tedavisine başlanması arasında 17.7 hafta beklediği yazmaktadır.3 Yine aynı yazıda, Saskatchewan eyaletinde ortalama bekleme süresinin 30 hafta olduğu belirtilmektedir. Göründüğü üzere, ücretsiz sağlık hizmetleri; bırakınız düşük gelirlilere düzgün hizmet sağlamayı, kimsenin düzgün sağlık hizmetinden yararlanmasına izin vermemektedir.

Orta gelirlilerin neden düzgün sağlık hizmetine erişmekte zorluk yaşadıklarını soracaksınız bana belki de. Başlangıçta belirttiğim gibi, sağlık hizmetleri hepimizin vergileriyle hayata geçirilebiliyor. Değerli okurlar, artan vergilerin üretimi, gayrisafi yurtiçi hasılayı ve kişi başına düşen milli geliri azalttığı ekonomi bilimi sayesinde bilinen bir gerçekliktir. Kişi başına düşen milli gelirin düşmesi ise ülkedeki az çok herkesin refahının düşmesiyle sonuçlanır. Yani hükümet sağlık hizmetleri için bir harcama yapmasa ve bu hizmetlere harcadığı vergileri bizden almasa, hem hepimizin cebinde daha fazla para kalır, hem de ekonomimizin büyümesi dolayısıyla ileride gelirimiz ve refahımız da artar.

Eminim ki hükümetin sağlık hizmeti vermemekle düşük gelirlilere haksızlık edeceğini iddia edecek insanlar da olacaktır. Değerli arkadaşlar, hükümet eğer sağlık ve sigorta konusunda oluşan monopolileri (bir kurumun piyasaya hakim olması durumu) kırar ve hastaneler ve sigorta firmaları için bir rekabet ortamı hazırlarsa, her birimiz, gelirimiz fark etmeksizin şu an aldığımızdan daha kaliteli bir sağlık hizmetini daha uygun bir fiyata alabiliriz. Bunun yanında hükümet, ücretsiz sağlık hizmeti veren sivil toplum kuruluşlarına yapılan bağışları vergiden düşerek düşük gelirli vatandaşlarımızın daha iyi bir sağlık hizmetine kavuşmasına yardımcı da olabilecektir. Yine sağlık hizmetleri ile alakalı hükümetin reçete zorunluluğu koymaması ve tabip dışı sağlık çalışanlarının yetkilerinin genişletilmesi gibi pek çok öneri var, fakat bunları şimdilik tartışmayı doğru bulmuyorum.

Özgür, aydın ve müreffeh bir gelecek ümidiyle…

Kaynakça:

1. https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/turkiyeyi-yasa-bogan-asli-ozkisirlari-arkadaslari-anlatti-polyannanin-hayat-bulmus-haliydi-6350212/

2.https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/asli-ozkisirlar-25-gun-yatak-sirasi-beklerken-yasamini-yitirdi-1825183

3.https://www.cato.org/commentary/free-health-care?queryID=2eb953e8f768a3303083c3609f77ca5a

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Scroll to Top